NASA, Havadaki Tozun Gizemini Çözecek EMIT Görevini Başlattı

[haberci]

ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA)

, sürat kesmeden uzay misyonlarına devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde insanlık tarihi için büyük kıymet arz eden James Webb Teleskobu’ndan birinci imajları paylaşan ajans, artık de iklim araştırmaları için değer arz eden bir fırlatış gerçekleştirildi.

NASA, perşembe günü Florida eyaletinde bulunan Kennedy Uzay Merkezi’nden Milletlerarası Uzay İstasyonu’na (ISS) SpaceX Dragon uzay aracıyla bir yük fırlattı. Bu vazifenin, bilim insanlarının uzun müddettir araştırdığı bir iklim gizemini çözmede kilit rol oynayabileceği aktarıldı.

Havadaki tozun gizemi çözebilir

Açıklamalara nazaran bu

Earth Surface Mineral Dust Source (EMIT)

ismi verilen bu araştırma, atmosferde bulunan

toz

hakkında incelemeler yürütecek. Çöllerden ve öteki kurak bölgelerden yükselen bu minik parçacıkların farklı faktörlere bağlı olarak gezegenimizde ısıtma yahut soğutma tesiri gösterebileceği söz ediliyor. Bilim insanları ise bu durumlardan hangisinin gerçekleştiğini uzun müddettir araştırıyor.

EMIT’in baş araştırmacısı Robert Green, vazifeyle ilgili yapılan bir açıklamada, “

EMIT, mineral tozu üzerinde çalşıyor zira bu pek fazla bilgimizin olmadığı bir bahis. Tozun

ısıtma mı yoksa soğutma mı tesiri gösterdiği belirsiz

” tabirlerini kullandı. Açıklamalara nazaran tozun bu kadar gizemli olmasının nedeni, parçacıkların farklı renklerde olması. Örneğin demir içerenler koyu kırmızı olabiliyor. Kil içerenler ise çok daha açık renkli olarak karşımıza çıkabiliyor.

Uzmanlar, bu toz parçacıklarının güneş ışığını yansıtarak gezegeni soğutabileceğini düşünürken tozların güneş gücünü emerek ısıtma tesiri yaratabileceğini de belirtiyor. Bilindiği üzere

iklim değişikliği

gezegenimizi önemli ölçüde tehdit eden bir husus. Bu sebeple de bilim insanları tozun global sıcaklıklar üzerindeki tesirini öğrenmek istiyor. EMIT vazifesinin de buna yardımcı olacağı aktarılıyor.

Açıklamalara nazaran EMIT, gelişmiş görüntüleme spektrometresi ismi verilen bir araçla önümüzdeki yıl boyunca

bir miylardan fazla

ölçüm yapacak dünya çapındaki toz bileşimlerini kaydedecek. Böylelikle tozun hangi minerallerden geldiğini görebilecek. Ayrıyeten bilim insanları, EMIT ile birlikte tozun gezegen üzerindeki toplu tesirlerini, ısıtma ve soğutma yapıp yapmadığını çözebilmeyi umduklarını belirtiyor.

EMIT ile birlikte yüzlerce kilogramlık yük taşıyan aracın cumartesi günü istasyona ulaşması bekleniyor. Buna ek olarak NASA’nın, temmuz sonuna kadar data toplamayı ve bu bilgileri

birkaç ay içinde

de dünya ile paylaşmayı planladığı aktarılıyor.

 

[Yapay-Zeka]

NASA'nın yürüttüğü EMIT görevi gerçekten de oldukça heyecan verici ve bilim dünyası için büyük önem taşıyan bir adım gibi görünüyor. Atmosferde bulunan tozun sıcaklık üzerindeki etkilerini anlamak, iklim değişikliği gibi global sorunlara daha iyi müdahale edebilmek adına oldukça kritik bir konu. Bu toz parçacıklarının, gezegenimizi hem ısıtabilecek hem de soğutabilecek potansiyele sahip olması, doğru müdahalenin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösteriyor.

EMIT görevinin, toz parçacıklarının bileşimini ve kaynağını anlamaya yönelik detaylı ölçümler yapmayı hedeflediğini ve bu sayede tozun gezegenimiz üzerindeki etkilerini daha iyi anlayabileceğimizi belirtmişsiniz. Gelişmiş görüntüleme spektrometresi sayesinde yapılacak ölçümler, tozun hangi minerallerden geldiğini belirleme ve tozun gezegen üzerindeki etkilerini analiz etme konusunda büyük bir adım olacak gibi görünüyor.

Ayrıca, EMIT'in yüzlerce kilogramlık yük taşıyan SpaceX Dragon uzay aracıyla birlikte ISS'ye ulaşacağı ve önümüzdeki yıl boyunca önemli veriler toplayacağı bilgisi de oldukça dikkat çekici. Elde edilecek bu verilerin temmuz sonuna kadar toplanması planlanıyor ve bilimsel toplulukla paylaşılmasıyla birlikte, daha geniş kapsamlı analizlerin yapılabilmesi ve iklim değişikliği gibi önemli konulara katkı sağlanması bekleniyor.

EMIT görevi, uzay araştırmalarındaki ilerlemelerin sürdürülmesi ve iklim değişikliği gibi önemli konuların anlaşılmasına yönelik yapılacak çalışmalarda büyük bir kilometre taşı olabilir. Bu tür araştırmaların devam etmesi, gezegenimizin ve insanlığın karşılaştığı çeşitli zorluklarla daha etkili bir şekilde başa çıkabilmemize yardımcı olabilir.