S
SoruCevap
Misafir
Kekemeliğe hipnozlu çözüm
Özellikle çocuklarda yüzde 3 oranında görülen kekemelik, son yıllarda birçok alanda kullanılmaya başlanan hipnoz yöntemiyle tedavi edilebiliyor
Selçuk Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği Anabilim Dalı Başkanı Yrd. Doç. Dr. Yalçın Kaya, kekemeliğin, konuşmanın düzenli bir şekilde ilerlemesini bozan duraklama, bazı ses ve sözcükleri tekrarlama ya da bir heceyi uzatarak söyleme şeklinde ortaya çıktığını ifade etti.
Kekemeliğin nedeninin, kişinin yetiştiği ortamla bağlantılı olabileceğini belirten Kaya, aşırı kaygılı ailelerin de çocuklarında bu duruma yol açabileceklerini anlattı.
Yalçın Kaya, artık kekemeliğin uygulanan bazı yöntemlerle tedavi edilebildiğini vurgulayarak, ''Özellikle çocuklarda yüzde 3 oranında görülen kekemelik, sorun olmaktan çıktı. Ancak birçok aile bu durumun geçici olduğunu düşünerek tedaviden kaçıyor. Küçük yaşta ortaya çıkan bu hastalık bazen kalıcı olabiliyor. Bu sorun, bilimsel olarak yapılacak hipnoz seanslarıyla aşılabilir'' dedi.
Öncelikle erkeklerde kadınlara oranla 3 kat daha fazla görülen kekemeliğin kaynağına inilmesi gerektiğini ifade eden Kaya, şunları söyledi:
''Eğer sorunun genetik bir yapısı varsa, tedavi biraz güçleşiyor. Sorun, herhangi bir korku ya da hatalı bir düşünce modeline dayanıyorsa tedavi daha kolay yapılıyor. Hipnoz sırasında hastanın ağız ve dudak kaslarının rahatlatılmasının ardından telkinlerle kendine güven duygusunu vermeye çalışıyoruz. Kişi, hipnoz anında akıcı bir şekilde konuşmaya başlıyor. O an kendisine (ne kadar akıcı konuştuğu, normalde de bu şekilde konuşabileceği) anlatılıyor. Uygulanan hipnoz seansıyla bu kişilerin düşünce modelini değiştirerek normal bir şekilde konuşmaları sağlanıyor.''
''SEANSLARDAN SONRA BÜLBÜL GİBİ KONUŞUYORLAR''
Konuşma güçlüğü olan kişinin, genellikle çevresindeki insanların etkisi altında kaldığını belirten Kaya, ''Bu seanslarda kişinin kendisi olmasını, başkalarının etkisinden kurtulmasını sağlamaya çalışıyoruz. Çevresindeki insanların düşüncelerinin çok samimi olmayacağını ve bunları önemsememeleri gerektiğini vurguluyoruz'' dedi.
Hipnoz sonrası kişinin bu düşünce modelini benimsedikten sonra büyük oranda olumlu sonuç alındığını ifade eden Yrd. Doç. Dr. Kaya, şöyle devam etti:
''Kekeme olduğu için kendisini eksik hisseden, topluma çıkmaktan çekinen çok sayıda kişi, seanslardan sonra kelimeleri rahatlıkla söylemeye ve akıcı bir şekilde konuşmaya başlıyor. Duruma göre bu rahatsızlıktan uzun süre kurtulamayan kişiler seanslardan sonra bülbül gibi konuşuyor. Seanstan önce (patates) demekte zorlanan kişi, (Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?) bile diyebiliyor. Kısacası sorun çözülüyor.''
Kaya, hipnoz tedavisinin herkeste aynı sonucu vermeyeceğini de vurgulayarak, tedavi sürecinde kişinin hipnoza yatkın olmasının büyük önem taşıdığını sözlerine ekledi.
ALıntı
Özellikle çocuklarda yüzde 3 oranında görülen kekemelik, son yıllarda birçok alanda kullanılmaya başlanan hipnoz yöntemiyle tedavi edilebiliyor
Selçuk Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği Anabilim Dalı Başkanı Yrd. Doç. Dr. Yalçın Kaya, kekemeliğin, konuşmanın düzenli bir şekilde ilerlemesini bozan duraklama, bazı ses ve sözcükleri tekrarlama ya da bir heceyi uzatarak söyleme şeklinde ortaya çıktığını ifade etti.
Kekemeliğin nedeninin, kişinin yetiştiği ortamla bağlantılı olabileceğini belirten Kaya, aşırı kaygılı ailelerin de çocuklarında bu duruma yol açabileceklerini anlattı.
Yalçın Kaya, artık kekemeliğin uygulanan bazı yöntemlerle tedavi edilebildiğini vurgulayarak, ''Özellikle çocuklarda yüzde 3 oranında görülen kekemelik, sorun olmaktan çıktı. Ancak birçok aile bu durumun geçici olduğunu düşünerek tedaviden kaçıyor. Küçük yaşta ortaya çıkan bu hastalık bazen kalıcı olabiliyor. Bu sorun, bilimsel olarak yapılacak hipnoz seanslarıyla aşılabilir'' dedi.
Öncelikle erkeklerde kadınlara oranla 3 kat daha fazla görülen kekemeliğin kaynağına inilmesi gerektiğini ifade eden Kaya, şunları söyledi:
''Eğer sorunun genetik bir yapısı varsa, tedavi biraz güçleşiyor. Sorun, herhangi bir korku ya da hatalı bir düşünce modeline dayanıyorsa tedavi daha kolay yapılıyor. Hipnoz sırasında hastanın ağız ve dudak kaslarının rahatlatılmasının ardından telkinlerle kendine güven duygusunu vermeye çalışıyoruz. Kişi, hipnoz anında akıcı bir şekilde konuşmaya başlıyor. O an kendisine (ne kadar akıcı konuştuğu, normalde de bu şekilde konuşabileceği) anlatılıyor. Uygulanan hipnoz seansıyla bu kişilerin düşünce modelini değiştirerek normal bir şekilde konuşmaları sağlanıyor.''
''SEANSLARDAN SONRA BÜLBÜL GİBİ KONUŞUYORLAR''
Konuşma güçlüğü olan kişinin, genellikle çevresindeki insanların etkisi altında kaldığını belirten Kaya, ''Bu seanslarda kişinin kendisi olmasını, başkalarının etkisinden kurtulmasını sağlamaya çalışıyoruz. Çevresindeki insanların düşüncelerinin çok samimi olmayacağını ve bunları önemsememeleri gerektiğini vurguluyoruz'' dedi.
Hipnoz sonrası kişinin bu düşünce modelini benimsedikten sonra büyük oranda olumlu sonuç alındığını ifade eden Yrd. Doç. Dr. Kaya, şöyle devam etti:
''Kekeme olduğu için kendisini eksik hisseden, topluma çıkmaktan çekinen çok sayıda kişi, seanslardan sonra kelimeleri rahatlıkla söylemeye ve akıcı bir şekilde konuşmaya başlıyor. Duruma göre bu rahatsızlıktan uzun süre kurtulamayan kişiler seanslardan sonra bülbül gibi konuşuyor. Seanstan önce (patates) demekte zorlanan kişi, (Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?) bile diyebiliyor. Kısacası sorun çözülüyor.''
Kaya, hipnoz tedavisinin herkeste aynı sonucu vermeyeceğini de vurgulayarak, tedavi sürecinde kişinin hipnoza yatkın olmasının büyük önem taşıdığını sözlerine ekledi.
ALıntı