Yeni idol: Hugo Chavez (1)
Hugo Chavez, sadece Venezüella'da değil, tüm dünyada devrimci canlanmanın yolunu açıyor
Adı Hugo Rafael Chavez Frias; ama kısaca 'Chavez' denildiği zaman herkes, 1998'den bugüne akla hayale gelmedik tertiplere rağmen Venezüella'yı yönetmeyi beceren ve 'mükemmel darbecinin el kitabı'nın karizmasını çizerek ABD'yi madara eden adamdan söz edildiğini anlıyor. Kimileri ona yeni Fidel Castro diyor. Chavez, arka bahçeden kuzeydeki kovboyun egemenlik alanlarına yüklendikçe, sanki çevresindeki hale daha bir genişliyor. Sadece Venezüella'da, sadece Latin Amerika'da değil, dünyanın bütün ezilmiş, boş yere kanı akmış, küçücük ekmek ve azıcık umut dileyenlerin yaşadığı tüm kara parçalarında, yeni bir mihrap haline dönüşüyor. Ve Chavez'in ABD'ye karşı tavizsiz tutumunu sürdürdüğü her gün, sağlıklı içme suyundan, basit tedavi gereçlerinden, alfabeden, kitaptan, defterden, temiz çamaşırdan ya da toptan ifade etmek gerekirse; dünyanın 'tuzu kuru' yakasında yaşayanların sıcak yuvasında ne varsa, bunların hepsinden yoksun bırakılan, dünyanın 'baldırı çıplak' yakasında yaşayanlar, ayağa kalkmaya mecali olmasa da, 'zambo'nun, 'rambo'ya meydan okuyuşundan fazlasıyla heyecanlanıyor.
İşte, dünyanın aç kıtalarının yeni devrimci idolü Hugo Chavez'in; bir yanda barikatlar, tencere tava konserleri, neşeli kahkahalar, şarkılar, ateşli sloganlar eşliğindeki; diğer yanda ise 'USA' damgalı provokasyonlar, kitlesel katliamlar, karanlık adamlar ve önü kesilen yağmacılığın sonucu ortaya çıkan hiddetin gölgesindeki gerçek hayat hikâyesi...
ilk tercihi askerlik
Hugo Chavez, 28 Temmuz 1954 doğumlu. Ailenin altı erkek çocuğundan biri. Hem annesi hem de babası öğretmen. 'Zambo' diye adlandırılan yerli ırkla siyah ırkın karışımı, orta halli bir ailenin çocuğu olarak okumak dışında bir seçeneği yok. O da bu gerçeğin farkında ve okuyor, askeri okula kaydını yaptırıyor. Solculuğu kesin olarak babadan kalma değil. Zira babası sağcı Sosyal Hristiyan Parti'nin üyesi. Kuvvetle muhtemel, Chavez ailesine sol düşünceleri ilk sokan Hugo Chavez'in şimdilerde Venezüella'nın Küba Büyükelçisi olan ağabeyi Adan Chavez.
Hugo Chavez'in, çevresinin de etkisiyle ordu içinde antiemperyalist bir grup kurmasına ve girdiği diğer siyasal ilişkilere rağmen başlarda aktif bir siyasal yaşamının olduğunu söylemek zordu. Onu, her şeyi ardında bırakarak kesin olarak devrimciliğe yönelten faktör, 1989'da 3 bin kişinin hayatına mal olan 'Caracazo'da yaşadığı sarsıntı olacaktı. Caracazo, 'Caracas patlaması' demekti ve bu olay, yalnızca Chavez'in değil, tüm Venezüella'nın bilincini etkileyecekti.
Büyük hayali: Beyzbol
Hugo Chavez'in, askeri akademide, kültürel faaliyetlerinin yanında beyzbol takımında yer alması, onu kısa süre içinde popüler öğrencilerden biri yaptı. Chavez'in okulunun kapılarının biraz da zorunluluktan ötürü yoksul aile çocuklarına açık olması ve sanılanın aksine bu öğrencilerin eğitiminde CIA'in neredeyse hiçbir rolünün bulunmaması, önemli bir şanstı. Bu zemin Chavez'in siyasal tercihlerini doğrudan etkileyecekti. Ama diğer yandan Chavez'in o günlerde iyi bir profesyonel beyzbol oyuncusu olmayı hedeflediği gerçeğini de atlamamak gerekiyor.
Ordu içindeki öncü grup
Chavez, askeri öğrenci olarak gittiği Peru'da tanıştığı Perulu general Jian Velasco Alcarado'nun 'Peru Ulusal Devrimi' adlı kitabından fazlasıyla etkilendi. Öylesine ki, Chavez'in profesyonel beyzbol oyunculuğu hayaline son verip siyasete yöneldiği süreç, biraz da böyle başladı. Okuyup öğrendikçe de, ülkesindeki sisteme karşı süren gerilla mücadelesi ile onu gerillaya karşı savaşmaya mecbur kılan askerlik mesleği arasında bocalamaya başladı. Bu derin çelişkisini yıllar sonra ünlü yazar Gabriel Garcia Marquez'e şöyle anlatacaktı:
"Neden buradayım? Bir tarafta askeri elbise giyinmiş köylüler, gerillaya katılan köylülere işkence yapıyor; diğer tarafta kendine gerilla diyen köylüler, haki renk elbise giymiş köylüleri katlediyor. Bu böyle sürüp giderken, savaş sona erdiğinde, kimin kimi vurduğunun hiçbir önemi kalmıyor. Her şey orada kalıyor. Varoluşa dair bu ilk çelişkimle epey sarsılmıştım."
Bu sarsıntıyı yaşamamış olsa, bugün kenara atılmış emekli bir beyzbol oyuncusu olma ihtimali yüksek olan Chavez, yaşadığı bu çelişkilerle savaşmaya karar verdiğinde, artık geri dönüşsüz yeni bir yola girmişti.
Ülkesinin dertleriyle dertlenen Chavez, subay adayı arkadaşlarının bazılarını da yanına çekerek antiemperyalist siyasi bir hareket örgütlemeye girişti. 5 Temmuz 1975'te Venezüella Askeri Bilimler Akademisi'nden mezun olduğunda sadece teğmen değil, askerlerden oluşan küçük bir yeraltı örgütünün de yöneticisiydi.
Bolivaryen bir Maocu
Chavez, siyasal yaşamında etkilendiği tarihsel kişiliklerden söz ederken, İsa'dan Che Guevara'ya neredeyse kurtuluş mücadelelerinin öne çıkardığı herkesi sayıyor. 12 Nisan 2005'te yaptığı bir konuşmada ise yaptığı göndermeler daha net: "Askeri okula girdiğimden bu yana Maocuyum, Che Guevara'yı okuyarak, Bolivar'ı, konuşmalarını ve mektuplarını okuyarak, tüm bunların karışımı olan Bolivaryen bir Maocu oldum."
Chavez'in ilk ilişkiye geçtiği siyasal yapı, Douglas Bravo'nun Venezüella Komünist Partisi'nden ayrılarak kurmuş olduğu Venezüella Devrim Partisi'dir (PRV). Bravo, 'asker-sivil ittifakına dayalı bir devrim' diye tanımladığı darbeci modeli savunuyordu. Darbeciliği o denli benimsemişti ki, yıllar sonra Chavez'e karşı gerçekleştirilen 2002 darbesine verdiği destekle eski dostunu şaşırtacaktı. Chavez, Bravo'nun görüşlerinden etkilenmişti ama, yeni bir örgütlenme arayışına giriştiği için PRV'den kısa sürede koptu.
'Alt kıta' birleşebilir mi?
Latin Amerika'nın birleştirilmesi düşüncesi, Chavez iktidara geldikten sonra canlandı. ABD Başkanı Bush'un gerçekleşmesi için çok uğraştığı FTAA'nın (Amerikalar Serbest Ticaret Bölgesi Anlaşması) bir türlü tutmamasına karşın, ALBA'ya (Bolivar Latin Amerika Birliği) gösterilen sempatinin sürekli artmasının anlamı budur. Şimdilik Küba, Bolivya ve Venezüella tarafından desteklenen ALBA'nın etki gücünün yayılması ve sömürgeciler tarafından daha kolay yağmalamak üzere 18. yüzyılda bölünmüş olan 'alt kıta'nın yeniden birleştirilmesi artık daha az ütopik görünüyor. Chavez 2005 yılında yapmış olduğu bir konuşma sırasında ALBA'nın Latin Amerika'ya ilişkin önemini şöyle anlatıyordu:
"FTAA kolonici bir projeden öte bir şey değildir. Alternatif, entegre edici bir model oluşturmak istedik, adını da 'Bolivaryen Alternatif' veya 'ALBA' koyduk. Bu proje devam ediyor, daha hızlı ilerlemesini isteriz ancak dikkate alınması gereken bazı gerçekler ve anlar, zamanlama var.
1 Ocak 2005'te güneş doğduğunda FTAA cehennemin dibine gitti. FTAA nerede bayım? FTAA öldü. Küçük FTAA'lar var ancak Kuzey Amerikan imparatorluğu yaptığı o kadar çok baskıya ve şantaja rağmen FTAA'nın sunduğu emperyalist ve neo-kolonici modeli kendi kıtasında empoze etme gücüne sahip olamadı. Rakibin yenilmez olduğunu düşünürseniz, gerçekten yenilmez olur. Tarihte bir Vietnam örneği var, Iraklılar saldırıya ve işgale direniyorlar, Devrimci Küba kırk yıl geçti hâlâ direniyor. Bolivaryen Venezüella neredeyse 6 yıldır direniyor. Kuzey Amerika emperyalizmi yenilmez değildir."
Chavez, Latin Amerika'nın birleştirilmesi çabasını, yeni girişimlerle sürekli gündemde tutuyor. İşte Venezüella'da Halk Kongresi'nin 20 Şubat 2006'da aldığı kararlara dayanarak yaptığı çağrı da bu içerikteydi. Bolivarcı Halk Kongresi Sekreteri Fernando Bassi, komşularına Bush yönetimine karşı 'Latin Amerika ve Karayip Hareketi' kurma çağrısı yaptı. Venezüella , şimdi yeni bir adım atmak için bu çağrıya gelecek yanıtları bekliyor.
Hugo Chavez, sadece Venezüella'da değil, tüm dünyada devrimci canlanmanın yolunu açıyor
Adı Hugo Rafael Chavez Frias; ama kısaca 'Chavez' denildiği zaman herkes, 1998'den bugüne akla hayale gelmedik tertiplere rağmen Venezüella'yı yönetmeyi beceren ve 'mükemmel darbecinin el kitabı'nın karizmasını çizerek ABD'yi madara eden adamdan söz edildiğini anlıyor. Kimileri ona yeni Fidel Castro diyor. Chavez, arka bahçeden kuzeydeki kovboyun egemenlik alanlarına yüklendikçe, sanki çevresindeki hale daha bir genişliyor. Sadece Venezüella'da, sadece Latin Amerika'da değil, dünyanın bütün ezilmiş, boş yere kanı akmış, küçücük ekmek ve azıcık umut dileyenlerin yaşadığı tüm kara parçalarında, yeni bir mihrap haline dönüşüyor. Ve Chavez'in ABD'ye karşı tavizsiz tutumunu sürdürdüğü her gün, sağlıklı içme suyundan, basit tedavi gereçlerinden, alfabeden, kitaptan, defterden, temiz çamaşırdan ya da toptan ifade etmek gerekirse; dünyanın 'tuzu kuru' yakasında yaşayanların sıcak yuvasında ne varsa, bunların hepsinden yoksun bırakılan, dünyanın 'baldırı çıplak' yakasında yaşayanlar, ayağa kalkmaya mecali olmasa da, 'zambo'nun, 'rambo'ya meydan okuyuşundan fazlasıyla heyecanlanıyor.
İşte, dünyanın aç kıtalarının yeni devrimci idolü Hugo Chavez'in; bir yanda barikatlar, tencere tava konserleri, neşeli kahkahalar, şarkılar, ateşli sloganlar eşliğindeki; diğer yanda ise 'USA' damgalı provokasyonlar, kitlesel katliamlar, karanlık adamlar ve önü kesilen yağmacılığın sonucu ortaya çıkan hiddetin gölgesindeki gerçek hayat hikâyesi...
ilk tercihi askerlik
Hugo Chavez, 28 Temmuz 1954 doğumlu. Ailenin altı erkek çocuğundan biri. Hem annesi hem de babası öğretmen. 'Zambo' diye adlandırılan yerli ırkla siyah ırkın karışımı, orta halli bir ailenin çocuğu olarak okumak dışında bir seçeneği yok. O da bu gerçeğin farkında ve okuyor, askeri okula kaydını yaptırıyor. Solculuğu kesin olarak babadan kalma değil. Zira babası sağcı Sosyal Hristiyan Parti'nin üyesi. Kuvvetle muhtemel, Chavez ailesine sol düşünceleri ilk sokan Hugo Chavez'in şimdilerde Venezüella'nın Küba Büyükelçisi olan ağabeyi Adan Chavez.
Hugo Chavez'in, çevresinin de etkisiyle ordu içinde antiemperyalist bir grup kurmasına ve girdiği diğer siyasal ilişkilere rağmen başlarda aktif bir siyasal yaşamının olduğunu söylemek zordu. Onu, her şeyi ardında bırakarak kesin olarak devrimciliğe yönelten faktör, 1989'da 3 bin kişinin hayatına mal olan 'Caracazo'da yaşadığı sarsıntı olacaktı. Caracazo, 'Caracas patlaması' demekti ve bu olay, yalnızca Chavez'in değil, tüm Venezüella'nın bilincini etkileyecekti.
Büyük hayali: Beyzbol
Hugo Chavez'in, askeri akademide, kültürel faaliyetlerinin yanında beyzbol takımında yer alması, onu kısa süre içinde popüler öğrencilerden biri yaptı. Chavez'in okulunun kapılarının biraz da zorunluluktan ötürü yoksul aile çocuklarına açık olması ve sanılanın aksine bu öğrencilerin eğitiminde CIA'in neredeyse hiçbir rolünün bulunmaması, önemli bir şanstı. Bu zemin Chavez'in siyasal tercihlerini doğrudan etkileyecekti. Ama diğer yandan Chavez'in o günlerde iyi bir profesyonel beyzbol oyuncusu olmayı hedeflediği gerçeğini de atlamamak gerekiyor.
Ordu içindeki öncü grup
Chavez, askeri öğrenci olarak gittiği Peru'da tanıştığı Perulu general Jian Velasco Alcarado'nun 'Peru Ulusal Devrimi' adlı kitabından fazlasıyla etkilendi. Öylesine ki, Chavez'in profesyonel beyzbol oyunculuğu hayaline son verip siyasete yöneldiği süreç, biraz da böyle başladı. Okuyup öğrendikçe de, ülkesindeki sisteme karşı süren gerilla mücadelesi ile onu gerillaya karşı savaşmaya mecbur kılan askerlik mesleği arasında bocalamaya başladı. Bu derin çelişkisini yıllar sonra ünlü yazar Gabriel Garcia Marquez'e şöyle anlatacaktı:
"Neden buradayım? Bir tarafta askeri elbise giyinmiş köylüler, gerillaya katılan köylülere işkence yapıyor; diğer tarafta kendine gerilla diyen köylüler, haki renk elbise giymiş köylüleri katlediyor. Bu böyle sürüp giderken, savaş sona erdiğinde, kimin kimi vurduğunun hiçbir önemi kalmıyor. Her şey orada kalıyor. Varoluşa dair bu ilk çelişkimle epey sarsılmıştım."
Bu sarsıntıyı yaşamamış olsa, bugün kenara atılmış emekli bir beyzbol oyuncusu olma ihtimali yüksek olan Chavez, yaşadığı bu çelişkilerle savaşmaya karar verdiğinde, artık geri dönüşsüz yeni bir yola girmişti.
Ülkesinin dertleriyle dertlenen Chavez, subay adayı arkadaşlarının bazılarını da yanına çekerek antiemperyalist siyasi bir hareket örgütlemeye girişti. 5 Temmuz 1975'te Venezüella Askeri Bilimler Akademisi'nden mezun olduğunda sadece teğmen değil, askerlerden oluşan küçük bir yeraltı örgütünün de yöneticisiydi.
Bolivaryen bir Maocu
Chavez, siyasal yaşamında etkilendiği tarihsel kişiliklerden söz ederken, İsa'dan Che Guevara'ya neredeyse kurtuluş mücadelelerinin öne çıkardığı herkesi sayıyor. 12 Nisan 2005'te yaptığı bir konuşmada ise yaptığı göndermeler daha net: "Askeri okula girdiğimden bu yana Maocuyum, Che Guevara'yı okuyarak, Bolivar'ı, konuşmalarını ve mektuplarını okuyarak, tüm bunların karışımı olan Bolivaryen bir Maocu oldum."
Chavez'in ilk ilişkiye geçtiği siyasal yapı, Douglas Bravo'nun Venezüella Komünist Partisi'nden ayrılarak kurmuş olduğu Venezüella Devrim Partisi'dir (PRV). Bravo, 'asker-sivil ittifakına dayalı bir devrim' diye tanımladığı darbeci modeli savunuyordu. Darbeciliği o denli benimsemişti ki, yıllar sonra Chavez'e karşı gerçekleştirilen 2002 darbesine verdiği destekle eski dostunu şaşırtacaktı. Chavez, Bravo'nun görüşlerinden etkilenmişti ama, yeni bir örgütlenme arayışına giriştiği için PRV'den kısa sürede koptu.
'Alt kıta' birleşebilir mi?
Latin Amerika'nın birleştirilmesi düşüncesi, Chavez iktidara geldikten sonra canlandı. ABD Başkanı Bush'un gerçekleşmesi için çok uğraştığı FTAA'nın (Amerikalar Serbest Ticaret Bölgesi Anlaşması) bir türlü tutmamasına karşın, ALBA'ya (Bolivar Latin Amerika Birliği) gösterilen sempatinin sürekli artmasının anlamı budur. Şimdilik Küba, Bolivya ve Venezüella tarafından desteklenen ALBA'nın etki gücünün yayılması ve sömürgeciler tarafından daha kolay yağmalamak üzere 18. yüzyılda bölünmüş olan 'alt kıta'nın yeniden birleştirilmesi artık daha az ütopik görünüyor. Chavez 2005 yılında yapmış olduğu bir konuşma sırasında ALBA'nın Latin Amerika'ya ilişkin önemini şöyle anlatıyordu:
"FTAA kolonici bir projeden öte bir şey değildir. Alternatif, entegre edici bir model oluşturmak istedik, adını da 'Bolivaryen Alternatif' veya 'ALBA' koyduk. Bu proje devam ediyor, daha hızlı ilerlemesini isteriz ancak dikkate alınması gereken bazı gerçekler ve anlar, zamanlama var.
1 Ocak 2005'te güneş doğduğunda FTAA cehennemin dibine gitti. FTAA nerede bayım? FTAA öldü. Küçük FTAA'lar var ancak Kuzey Amerikan imparatorluğu yaptığı o kadar çok baskıya ve şantaja rağmen FTAA'nın sunduğu emperyalist ve neo-kolonici modeli kendi kıtasında empoze etme gücüne sahip olamadı. Rakibin yenilmez olduğunu düşünürseniz, gerçekten yenilmez olur. Tarihte bir Vietnam örneği var, Iraklılar saldırıya ve işgale direniyorlar, Devrimci Küba kırk yıl geçti hâlâ direniyor. Bolivaryen Venezüella neredeyse 6 yıldır direniyor. Kuzey Amerika emperyalizmi yenilmez değildir."
Chavez, Latin Amerika'nın birleştirilmesi çabasını, yeni girişimlerle sürekli gündemde tutuyor. İşte Venezüella'da Halk Kongresi'nin 20 Şubat 2006'da aldığı kararlara dayanarak yaptığı çağrı da bu içerikteydi. Bolivarcı Halk Kongresi Sekreteri Fernando Bassi, komşularına Bush yönetimine karşı 'Latin Amerika ve Karayip Hareketi' kurma çağrısı yaptı. Venezüella , şimdi yeni bir adım atmak için bu çağrıya gelecek yanıtları bekliyor.