S
SoruCevap
Çanakkale Savaşı ne zaman?
Çanakkale Savaşının tarihi
Çanakkale Savaşının önemi
tarih 19 Şubat 1915-9 Ocak 1916
Bölge Gelibolu Yarımadası
Sonuç Osmanlı Devleti kazandı.
Taraflar
Britanya İmparatorluğu
Fransa
Hindistan
Avustralya
Yeni Zelanda
Newfoundland
Osmanlı Devleti
Kumandanlar
Sir lan Hamilton
Lord Kitchener
John de Robeck Sanders Paşa
Esat Paşa
Vehip Paşa
Cevat Paşa
Fevzi Bey
Mustafa Kemal Bey
Çanakkale Savaşları
Deniz Harekatı – Kara Harekatı
Seddülbahir Cephesi
1.Krite – 2.Kirte – 3.Kirte – 1.Kerevizdere – Zığındere – 2.Kerevizdere – Kirte Bağları
Arıburnu Cephesi
Kanlı sırt – Sarı Bayır – Kılıçbayır – Kocaçimen tepe – Conk Bayırı
anafartalar Cephesi
I. Anafartalar
Çanakkale Savaşı, I. dünya Savaşı sırasında 1915-1916 yılları arasında Gelibolu Yarımadası'nda Osmanlı İmparatorluğu ile İtilaf Devletleri arasında yapılan deniz ve kara savaşlarıdır. İtilaf Devletleri; Osmanlı İmparatorluğu'nun başkenti konumundaki İstanbul'u alarak boğazların kontrolünü ele geçirmek, Rusya'yla güvenli bir tarımsal ve askeri ticaret yolu açmak, Alman müttefiklerinden birini Savaş dışı bırakarak İttifak Devletlerini zayıflatmak amaçları ile ilk hedef olarak Çanakkale Boğazı'na girmişlerdir. Ancak saldırıları başarısız olacak, iki tarafın da çok ağır kayıplar vermesiyle İtilaf Devletleri geri çekileceklerdir.
Çanakkale Savaşları, ilgili bütün ulusları derinden etkilemiştir. Avustralya ve Yeni Zelanda'da Anzak Günü adıyla her yıl düzenli bir seramoni tekrarlanır. Ayrıca Avustralyalı ve Yeni Zelandalılar o gün toplanarak Gelibolu Yarımadası'ndaki Anzakların (ANZAC: Australian and New Zealand Army Corps) çıkartma yaptıkları Anzak Koyu'na gelerek atalarının savaştıkları bu yeri ziyaret ederler.
Bu savaşlarda İtilaf subaylarının bile takdirini toplayarak yıldızı parlayan Mustafa Kemal, 8 yıl sonra Türk Kurtuluş Savaşı'nda milletine önderlik edecek, savaş sonunda kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk cumhurbaşkanı olacaktır.
Savaşın Nedenleri
Osmanlı İmparatorluğu 2 Ağustos 1914 tarihinde Almanya ile, İttifak Devletleri safında yer almak üzere bir antlaşma imzalamıştı. Ancak bu antlaşma, Osmanlı İmparatorluğu'nun savaş hazırlıkları henüz başlamadığı için gizli tutulmuştu. Osmanlı İmparatorluğu bu antlaşmanın hemen ertesinde seferberlik hazırlıklarına başlamıştı.
Akdeniz'de İngiliz donanması önünden çekilen Alman Sms Goeben ve SMS Breslau ağır kruvazörlerinin, Amiral Souchon komutasında 10 Ağustos 1914 günü Çanakkale Boğazı'nı geçerek İstanbul'a gelmeleri büyük bir gerginlik yaratmıştı, çünkü Osmanlı İmparatorluğu, Boğazlar Antlaşması gereği boğazları tüm savaş gemilerine kapalı tutmak durumundaydı. Alman Donanması'na bağlı bu gemilerin Boğazdan geçişine izin vermek savaş nedeni sayılmaktadır. Ancak Osmanlı İmparatorluğu, bu gemilerin Almanya'dan satın alındığını açıklayarak gerginliği ertelemiştir. Sözkonu su gemiler 16 Ağustos 1914 tarihinde Yavuz ve Midilli adlarıyla Osmanlı Donanması'na katılmışlardı. Bu gemilerdeki Alman mürettebat, Osmanlı Donanması'na ait subay ve erat üniformaları giyerek gemilerdeki görevlerini sürdürmüşler, Amiral Souchon ise Osmanlı Donanması Komutanlığı'na getirilmişti.
Yavuz ve Midilli'nin de içinde bulunduğu bir Osmanlı filosunun Amiral Souchon komutasında 27 ekim 1914 günü Karadeniz kıyılarındaki Rus limanları olan Sivastopol ve Odessa 'yı bombalamaları ardından hem Rusya hem de İngiltere Osmanlı İmparatorluğu'na savaş ilan etmiştir.
Batı Cephesi'nde 1914 yılının Eylül ayı sonlarında Alman orduları, Fransız-İngiliz savunmasını yaramamışlar, tüm Batı Cephesi'nde cepheler kilitlenmişti. Bu durum Almanya açısından Batı Cephesi'ndeki savaşın kısa sürede bitmeyeceği anlamına geliyordu. Oysa Alman savaş planı (Schlieffen Planı), ilk adımda Batı Cephesi'nde kısa sürede Fransız-İngiliz kuvvetlerinin yenilgiye uğratılması, ikinci adımda ise tüm kuvvetlerin Doğu'ya kaydırılarak Rusya'nın savaş dışı bırakılması esasına dayanıyordu. Schlieffen Planındaki bu sapma ardından Almanya, önce Rusya'yı savaş dışı bırakmak, Doğu'da serbest kalan kuvvetleri ile Batı Cephesi'ne yeniden yüklenmek istemişti. Osmanlı 3. Ordu'sunun Kafkasya bölgesindeki Kasım – 1914 ayı başlarındaki taarruzları bu planın hazırlık aşamalarından biriydi.
Avrupa cephelerindeki bu gelişmeler, İngiltere ve Fransa'yı müttefikleri Rusya'yı desteklemek zorunda bırakmıştı. Zaten Rusya, Almanya üzerinde yeterince güçlü bir Baskı yapamamaktaydı. Kısıtlı endüstriyel kapasitesi dolayısıyla İngiliz ve Fransız desteğine gerek duyuyordu. Fransa ve İngiltere'nin bu desteği sağlaması için olası dört yol vardır. Kuzey ulaşım hatlarından ikisi olanaksızdır. Kuzey Buz Denizi, yılın çok büyük bölümünde donmuş olduğundan deniz ulaşımına olanak vermemektedir, Baltık Denizi ise Alman Donanması'nın denetimindedir. Orta ulaşım yolu olan Avrupa karayolu ise Alman denetimindedir. Olası dördüncü yol ise Osmanlı İmparatorluğu'nun denetiminde bulunan Çanakkale ve İstanbul boğazlarının oluşturduğu denizyoludur. Çok yakın geçmişte, balkan Savaşı'nda, Trablusgarp Savaşı'nda ve Sarıkamış Harekatı'nda ağır yenilgiler almış olan Osmanlı İmparatorluğu'nun askeri gücü, İtilaf Devletleri'nce zaten yetersiz olarak değerlendirilmektedir. Avrupalılarca "hasta adam" olarak görülen yaşlı Osmanlı İmparatorluğu'nın boğazlardaki bir saldırıyı kaldıramayacağı düşünülmektedir. Eğer Boğazlar askeri olarak kontrol altına alınabilirse, Rusya'nın desteklenmesi olanaklıdır. Gerçekten de Rusya, Kasım Ayı başlarında müttefiklerinden Çanakkale Boğazı'na göstermelik de olsa bir saldırı yapılmasını istemiştir. Böylece Kafkasya'da Osmanlı ordusunun baskısı hafifleyecektir.
Öte yandan Rusya direnmeyi sürdürecek olursa, Almanya'nın Batı Cephesi'nde yeni bir taarruza kalkışma olanağı da pek yoktur. Bu tesbit, özellikle İngiliz yüksek komutanlığının, Batı Cephesi'ndeki kuvvetlerin bir bölümünün burada atıl tutulup tutulmadığının sorgulanmasına yol açmıştır. Ayrıca İngiliz Donanması da yeterince etkili kullanılmamaktadır. Böylece Batı Cephesi'nden alınacak bir kısım kuvvetle donanmanın işbirliği ile daha etkili ve sonuç alıcı bir harekata girişilmesi yolları aranm Aya başlandı. Sonuçta Boğazlar'a yönelik bir operasyon planı üzerinde tartışılm aya başlanmıştır.
Rusya ile bağlantının bu şekilde, Boğazlar'ın kontrolünün sağlanarak sonuçlandırılması, Osmanlı Devleti'nin başkenti olan İstanbul'un da işgalini kaçınılmaz olarak gerektirmektedir. İkisi, aynı anda gerçekleşecek sonuçlardır. Çanakkale Boğazı'ndan geçilerek İstanbul'un işgalinin İtilaf Devletleri açısından diğer stratejik sonuçları şunlardır.
Osmanlı Devleti savaş dışı bırakılmış olmakla, Almanya savaşın başlarında bir müttefikini kaybetmiş olacaktır.
Osmanlının kontrolünde olan Süveyş Kanalı, dolayısıyla İngiltere'nin Uzakdoğu ulaşım yolunun güven altına alınması sağlanmış olacaktır.
Osmanlı Devleti'nin savaş dışı bırakılması, ve müslüman ülkeler nezdinde İtilaf Devletleri lehine oluşturacağı kazanımlar açısından da ö Nem arz etmektedir. Müslüman ülkelerin gerek Orta Doğu'da gerekse de Uzak Doğu'da İngiliz hakimiyetine karşı dirence zayıflamış olacaktır.
Balkan devletleri, hemen doğudaki Osmanlı İmparatorluğu'nun çökmesi ve bunu İtilaf Devletleri'nin başarması üzerine, doğal olarak İtilaf Devletleri safında savaşa katılmaları yönünde etken olacaktır. Çünkü Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılması, Balkan devletlerinin bölgedeki hesaplarına ulaşabilmeleri yönündeki en ö nemli engeli ortadan kaldırmış olacak ve bu durum, İtilaf devletlerinin bir hediyesi sayılacaktır.
Rusya ile Karadeniz üzerinden deniz ulaşımının açılması özellikle önemlidir. Osmanlı İmparatorluğu'nun Boğazları her türlü deniz trafiğine kapatması sonucu, Rusya ile İngiltere ve Fransa arasındaki ticari ilişkiler de durma noktasına gelmiştir. Pek çok ticari gemi, Karadeniz'deki Rus limanlarında beklemektedir, Avrupa'da buğday fiyatları yükselirken ucuz Rus buğdayı ithal edilememekte, muazzam ticari karlardan mahrum kalınmaktadır. Kısacası Boğazların kapanması, İngiliz ve Fransız firmaları için büyük kar kaybı getirmektedir.
Müttefik donanmasının panaromik görüntüsü
Savaşın Aşamaları
Esat Paşa (Arıburnu Cephesinde topçulara emir verirken)Savaşlar, 18 mart 1915'e kadar yapılan "Deniz Savaşları" ve sonrasındaki "Kara Savaşları" olmak üzere iki ana bölüme ayrılır.
Deniz Savaşları
Ana madde: Çanakkale Deniz Savaşları
19 Şubat günü, güçlü Fransız kuvvetleri ile İngiliz HMS Queen Elizabeth savaş gemisinin Türk sahil bataryalarını bombalayarak ilk Çanakkale saldırısı başlatılmış oldu.
İtilaf devletleri, kısa bir aranın ardından bir sonraki saldırıyı 18 Martta gerçekleştirmişlerdir. Hedef, Çanakkale Boğazı'nın sadece 1 mil genişliğindeki en dar noktasıdır. Admiral de Robeck komutasındaki aşağı yukarı en az 16 savaş gemilik dev donanma Çanakkale'yi geçmeye kalkmıştır. Ancak her gemi Nusrat(Nusret) adlı Türk m Ayın gemisinin boğazın asya tarafına yerleştirdiği deniz mayınları tarafından hasar almıştır. Bazı balıkçılar, İngilizler tarafından mayın toplama işiyle görevlendirilmiştir; ama Türk ordusunun açtığı top atışlarıyla korkarak kaçmışlar, mayınlara dokunulmamıştır. Yerinde kalmış bu mayınlar İngiliz HMS Ocean, HMS Irresistible ve Fransız Bouvet adlı üç savaş gemisini batırmıştır. Ayrıca İngiliz HMS Inflexible ve Fransız savaş gemileri Suffren ve Gaulois çok ağır bir şekilde hasar almıştır.
Bu ağır kayıplar İtilaf devletlerine, Çanakkale'yi deniz yoluyla geçemeyeceklerini göstermiştir. İngiliz donanmasının yenilmesi Türk askerlerine inanılmaz bir moral olmuştur, çünkü İngiliz donanmasının geri çekilmesinin hemen öncesinde Türk topçuları cephane sıkıntısı çekmeye başlamıştır. Eğer düşman gemileri biraz daha zorlasaydı, cephanesi biten topçular bir şey yapamayacak, belki de İtilaf devletleri boğazı geçebileceklerdi. Bu nedenle İngilizlerin geri çekilme kararı biraz tartışmalıdır, aslında Churchill boğazın zorlanmasını önermiştir.
Sonuç olarak, 18 Mart 1915'te İtilaf devletleri, Türkler tarafından yenilgiye uğratılmıştır. Böylece İtilaf devletleri kara operasyonlarına girişerek kıyıyı toplardan temizlemeyi hedeflemişlerdir.
Çanakkale Savaşının tarihi
Çanakkale Savaşının önemi
tarih 19 Şubat 1915-9 Ocak 1916
Bölge Gelibolu Yarımadası
Sonuç Osmanlı Devleti kazandı.
Taraflar
Britanya İmparatorluğu
Fransa
Hindistan
Avustralya
Yeni Zelanda
Newfoundland
Osmanlı Devleti
Kumandanlar
Sir lan Hamilton
Lord Kitchener
John de Robeck Sanders Paşa
Esat Paşa
Vehip Paşa
Cevat Paşa
Fevzi Bey
Mustafa Kemal Bey
Çanakkale Savaşları
Deniz Harekatı – Kara Harekatı
Seddülbahir Cephesi
1.Krite – 2.Kirte – 3.Kirte – 1.Kerevizdere – Zığındere – 2.Kerevizdere – Kirte Bağları
Arıburnu Cephesi
Kanlı sırt – Sarı Bayır – Kılıçbayır – Kocaçimen tepe – Conk Bayırı
anafartalar Cephesi
I. Anafartalar
Çanakkale Savaşı, I. dünya Savaşı sırasında 1915-1916 yılları arasında Gelibolu Yarımadası'nda Osmanlı İmparatorluğu ile İtilaf Devletleri arasında yapılan deniz ve kara savaşlarıdır. İtilaf Devletleri; Osmanlı İmparatorluğu'nun başkenti konumundaki İstanbul'u alarak boğazların kontrolünü ele geçirmek, Rusya'yla güvenli bir tarımsal ve askeri ticaret yolu açmak, Alman müttefiklerinden birini Savaş dışı bırakarak İttifak Devletlerini zayıflatmak amaçları ile ilk hedef olarak Çanakkale Boğazı'na girmişlerdir. Ancak saldırıları başarısız olacak, iki tarafın da çok ağır kayıplar vermesiyle İtilaf Devletleri geri çekileceklerdir.
Çanakkale Savaşları, ilgili bütün ulusları derinden etkilemiştir. Avustralya ve Yeni Zelanda'da Anzak Günü adıyla her yıl düzenli bir seramoni tekrarlanır. Ayrıca Avustralyalı ve Yeni Zelandalılar o gün toplanarak Gelibolu Yarımadası'ndaki Anzakların (ANZAC: Australian and New Zealand Army Corps) çıkartma yaptıkları Anzak Koyu'na gelerek atalarının savaştıkları bu yeri ziyaret ederler.
Bu savaşlarda İtilaf subaylarının bile takdirini toplayarak yıldızı parlayan Mustafa Kemal, 8 yıl sonra Türk Kurtuluş Savaşı'nda milletine önderlik edecek, savaş sonunda kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk cumhurbaşkanı olacaktır.
Savaşın Nedenleri
Osmanlı İmparatorluğu 2 Ağustos 1914 tarihinde Almanya ile, İttifak Devletleri safında yer almak üzere bir antlaşma imzalamıştı. Ancak bu antlaşma, Osmanlı İmparatorluğu'nun savaş hazırlıkları henüz başlamadığı için gizli tutulmuştu. Osmanlı İmparatorluğu bu antlaşmanın hemen ertesinde seferberlik hazırlıklarına başlamıştı.
Akdeniz'de İngiliz donanması önünden çekilen Alman Sms Goeben ve SMS Breslau ağır kruvazörlerinin, Amiral Souchon komutasında 10 Ağustos 1914 günü Çanakkale Boğazı'nı geçerek İstanbul'a gelmeleri büyük bir gerginlik yaratmıştı, çünkü Osmanlı İmparatorluğu, Boğazlar Antlaşması gereği boğazları tüm savaş gemilerine kapalı tutmak durumundaydı. Alman Donanması'na bağlı bu gemilerin Boğazdan geçişine izin vermek savaş nedeni sayılmaktadır. Ancak Osmanlı İmparatorluğu, bu gemilerin Almanya'dan satın alındığını açıklayarak gerginliği ertelemiştir. Sözkonu su gemiler 16 Ağustos 1914 tarihinde Yavuz ve Midilli adlarıyla Osmanlı Donanması'na katılmışlardı. Bu gemilerdeki Alman mürettebat, Osmanlı Donanması'na ait subay ve erat üniformaları giyerek gemilerdeki görevlerini sürdürmüşler, Amiral Souchon ise Osmanlı Donanması Komutanlığı'na getirilmişti.
Yavuz ve Midilli'nin de içinde bulunduğu bir Osmanlı filosunun Amiral Souchon komutasında 27 ekim 1914 günü Karadeniz kıyılarındaki Rus limanları olan Sivastopol ve Odessa 'yı bombalamaları ardından hem Rusya hem de İngiltere Osmanlı İmparatorluğu'na savaş ilan etmiştir.
Batı Cephesi'nde 1914 yılının Eylül ayı sonlarında Alman orduları, Fransız-İngiliz savunmasını yaramamışlar, tüm Batı Cephesi'nde cepheler kilitlenmişti. Bu durum Almanya açısından Batı Cephesi'ndeki savaşın kısa sürede bitmeyeceği anlamına geliyordu. Oysa Alman savaş planı (Schlieffen Planı), ilk adımda Batı Cephesi'nde kısa sürede Fransız-İngiliz kuvvetlerinin yenilgiye uğratılması, ikinci adımda ise tüm kuvvetlerin Doğu'ya kaydırılarak Rusya'nın savaş dışı bırakılması esasına dayanıyordu. Schlieffen Planındaki bu sapma ardından Almanya, önce Rusya'yı savaş dışı bırakmak, Doğu'da serbest kalan kuvvetleri ile Batı Cephesi'ne yeniden yüklenmek istemişti. Osmanlı 3. Ordu'sunun Kafkasya bölgesindeki Kasım – 1914 ayı başlarındaki taarruzları bu planın hazırlık aşamalarından biriydi.
Avrupa cephelerindeki bu gelişmeler, İngiltere ve Fransa'yı müttefikleri Rusya'yı desteklemek zorunda bırakmıştı. Zaten Rusya, Almanya üzerinde yeterince güçlü bir Baskı yapamamaktaydı. Kısıtlı endüstriyel kapasitesi dolayısıyla İngiliz ve Fransız desteğine gerek duyuyordu. Fransa ve İngiltere'nin bu desteği sağlaması için olası dört yol vardır. Kuzey ulaşım hatlarından ikisi olanaksızdır. Kuzey Buz Denizi, yılın çok büyük bölümünde donmuş olduğundan deniz ulaşımına olanak vermemektedir, Baltık Denizi ise Alman Donanması'nın denetimindedir. Orta ulaşım yolu olan Avrupa karayolu ise Alman denetimindedir. Olası dördüncü yol ise Osmanlı İmparatorluğu'nun denetiminde bulunan Çanakkale ve İstanbul boğazlarının oluşturduğu denizyoludur. Çok yakın geçmişte, balkan Savaşı'nda, Trablusgarp Savaşı'nda ve Sarıkamış Harekatı'nda ağır yenilgiler almış olan Osmanlı İmparatorluğu'nun askeri gücü, İtilaf Devletleri'nce zaten yetersiz olarak değerlendirilmektedir. Avrupalılarca "hasta adam" olarak görülen yaşlı Osmanlı İmparatorluğu'nın boğazlardaki bir saldırıyı kaldıramayacağı düşünülmektedir. Eğer Boğazlar askeri olarak kontrol altına alınabilirse, Rusya'nın desteklenmesi olanaklıdır. Gerçekten de Rusya, Kasım Ayı başlarında müttefiklerinden Çanakkale Boğazı'na göstermelik de olsa bir saldırı yapılmasını istemiştir. Böylece Kafkasya'da Osmanlı ordusunun baskısı hafifleyecektir.
Öte yandan Rusya direnmeyi sürdürecek olursa, Almanya'nın Batı Cephesi'nde yeni bir taarruza kalkışma olanağı da pek yoktur. Bu tesbit, özellikle İngiliz yüksek komutanlığının, Batı Cephesi'ndeki kuvvetlerin bir bölümünün burada atıl tutulup tutulmadığının sorgulanmasına yol açmıştır. Ayrıca İngiliz Donanması da yeterince etkili kullanılmamaktadır. Böylece Batı Cephesi'nden alınacak bir kısım kuvvetle donanmanın işbirliği ile daha etkili ve sonuç alıcı bir harekata girişilmesi yolları aranm Aya başlandı. Sonuçta Boğazlar'a yönelik bir operasyon planı üzerinde tartışılm aya başlanmıştır.
Rusya ile bağlantının bu şekilde, Boğazlar'ın kontrolünün sağlanarak sonuçlandırılması, Osmanlı Devleti'nin başkenti olan İstanbul'un da işgalini kaçınılmaz olarak gerektirmektedir. İkisi, aynı anda gerçekleşecek sonuçlardır. Çanakkale Boğazı'ndan geçilerek İstanbul'un işgalinin İtilaf Devletleri açısından diğer stratejik sonuçları şunlardır.
Osmanlı Devleti savaş dışı bırakılmış olmakla, Almanya savaşın başlarında bir müttefikini kaybetmiş olacaktır.
Osmanlının kontrolünde olan Süveyş Kanalı, dolayısıyla İngiltere'nin Uzakdoğu ulaşım yolunun güven altına alınması sağlanmış olacaktır.
Osmanlı Devleti'nin savaş dışı bırakılması, ve müslüman ülkeler nezdinde İtilaf Devletleri lehine oluşturacağı kazanımlar açısından da ö Nem arz etmektedir. Müslüman ülkelerin gerek Orta Doğu'da gerekse de Uzak Doğu'da İngiliz hakimiyetine karşı dirence zayıflamış olacaktır.
Balkan devletleri, hemen doğudaki Osmanlı İmparatorluğu'nun çökmesi ve bunu İtilaf Devletleri'nin başarması üzerine, doğal olarak İtilaf Devletleri safında savaşa katılmaları yönünde etken olacaktır. Çünkü Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılması, Balkan devletlerinin bölgedeki hesaplarına ulaşabilmeleri yönündeki en ö nemli engeli ortadan kaldırmış olacak ve bu durum, İtilaf devletlerinin bir hediyesi sayılacaktır.
Rusya ile Karadeniz üzerinden deniz ulaşımının açılması özellikle önemlidir. Osmanlı İmparatorluğu'nun Boğazları her türlü deniz trafiğine kapatması sonucu, Rusya ile İngiltere ve Fransa arasındaki ticari ilişkiler de durma noktasına gelmiştir. Pek çok ticari gemi, Karadeniz'deki Rus limanlarında beklemektedir, Avrupa'da buğday fiyatları yükselirken ucuz Rus buğdayı ithal edilememekte, muazzam ticari karlardan mahrum kalınmaktadır. Kısacası Boğazların kapanması, İngiliz ve Fransız firmaları için büyük kar kaybı getirmektedir.
Müttefik donanmasının panaromik görüntüsü
Savaşın Aşamaları
Esat Paşa (Arıburnu Cephesinde topçulara emir verirken)Savaşlar, 18 mart 1915'e kadar yapılan "Deniz Savaşları" ve sonrasındaki "Kara Savaşları" olmak üzere iki ana bölüme ayrılır.
Deniz Savaşları
Ana madde: Çanakkale Deniz Savaşları
19 Şubat günü, güçlü Fransız kuvvetleri ile İngiliz HMS Queen Elizabeth savaş gemisinin Türk sahil bataryalarını bombalayarak ilk Çanakkale saldırısı başlatılmış oldu.
İtilaf devletleri, kısa bir aranın ardından bir sonraki saldırıyı 18 Martta gerçekleştirmişlerdir. Hedef, Çanakkale Boğazı'nın sadece 1 mil genişliğindeki en dar noktasıdır. Admiral de Robeck komutasındaki aşağı yukarı en az 16 savaş gemilik dev donanma Çanakkale'yi geçmeye kalkmıştır. Ancak her gemi Nusrat(Nusret) adlı Türk m Ayın gemisinin boğazın asya tarafına yerleştirdiği deniz mayınları tarafından hasar almıştır. Bazı balıkçılar, İngilizler tarafından mayın toplama işiyle görevlendirilmiştir; ama Türk ordusunun açtığı top atışlarıyla korkarak kaçmışlar, mayınlara dokunulmamıştır. Yerinde kalmış bu mayınlar İngiliz HMS Ocean, HMS Irresistible ve Fransız Bouvet adlı üç savaş gemisini batırmıştır. Ayrıca İngiliz HMS Inflexible ve Fransız savaş gemileri Suffren ve Gaulois çok ağır bir şekilde hasar almıştır.
Bu ağır kayıplar İtilaf devletlerine, Çanakkale'yi deniz yoluyla geçemeyeceklerini göstermiştir. İngiliz donanmasının yenilmesi Türk askerlerine inanılmaz bir moral olmuştur, çünkü İngiliz donanmasının geri çekilmesinin hemen öncesinde Türk topçuları cephane sıkıntısı çekmeye başlamıştır. Eğer düşman gemileri biraz daha zorlasaydı, cephanesi biten topçular bir şey yapamayacak, belki de İtilaf devletleri boğazı geçebileceklerdi. Bu nedenle İngilizlerin geri çekilme kararı biraz tartışmalıdır, aslında Churchill boğazın zorlanmasını önermiştir.
Sonuç olarak, 18 Mart 1915'te İtilaf devletleri, Türkler tarafından yenilgiye uğratılmıştır. Böylece İtilaf devletleri kara operasyonlarına girişerek kıyıyı toplardan temizlemeyi hedeflemişlerdir.