(¯´•._.• Üye •._.•´¯)
gelişim sözlüğü - öğrenme sözlüğü
A
Algı: Duyumları yorumlayıp, anlamlı hale getirme süreci.
Animizm: Bilişsel yapılarının sınırlı olması nedeniyle çocuğun canlı ile cansızı, gerçek ile hayaliyi karıştırması.
Ayrımlı Pekiştirme: Bir önuyarana bağlı olarak davranış sergilendiğinde pekiştirecin sunulması ve o uyaran ortamda bulunmadığında davranışın pekiştirilmesi.
B
Bağımlılık: Karşı karşıya kaldığı sorunları tek başına çözebilmek ve kendi yönünü belirleyebilmek için gerekli yetenekten yoksun olmak. Kişilerarası ilişkilerde biri olmazsa diğerinin varlığının tehlike altına gireceğine inanma biçimindeki sağlıksızlık hali.
Bağlılık: Kişiler arası ilişkilerde bireyler arasında dostluk, dayanışma, sevgi ve yardımlaşmayı içeren sağlık hali.
Baskın genler: Gen çiftinin diğer öğesinin taşıdığı özellik ne olursa olsun, denetlediği özelliğin bireyde bulunmasını sağlayan, baskın kalıtsal özellikleri taşıyan genler.
Bellek: Bilginin kodlanması, depolanması ve geri getirilmesi süreçlerini sağlayan, baskın kalıtsal özellikleri taşıyan genler.
Bilinç: Ruhsal yapının bireyin farkında olduğu yaşantıları içeren düzeyi.
Bilinç dışı: Freud’un topografik kişilik kuramına göre, ruhsal yapının bireyin farkında olmadığı arzularının, isteklerinin, dürtülerinin, düşüncelerinin, duygularının ve yaşantılarının depolandığı düzeyi.
Bilinç öncesi: Freud’un topografik kişilik kuramına göre, ruhsal yapının bireyin o anda pek farkında olmadığı, ancak biraz çaba göstererek bilince getirebildiği zihinsel olayları ve yaşantıları içeren düzeyi.
Biliş: Bilginin nasıl organize edileceği, nasıl düzenleneceği ve nasıl biçimlendirileceğini gösteren işlemler ve eylemler.
Biliş bilgisi: Bireyin kendi düşünme süreçleriyle ilgili bilgisi.
Bilişsel gelişim: Bilginin kazanılması, bellekte işlenmesi, tutulması, akıl yürütme ve düşünme gibi zihinsel özelliklerde görülen gelişme.
Bilişsel süreçler: Bilgilerin bir bellekten ötekine aktarılmasını sağlayan zihinsel etkinlikler.
Birincil Pekiştireçler: Biyolojik gereksinmeleri karşılamaya yönelik pekiştireçler.
Bitişiklik: Pavlov’un klasik koşullanma kuramında, koşullu uyaran ile koşulsuz uyaran arasındaki sürenin kısa olması.
C-Ç
Ceza: İzlediği davranışın oluşum sıklığını azaltan davranış sonrası çevresel olay ya da durumlar.
Çekinik genler: Denetlediği özelliğin bireyde bulunabilmesi için aynı özelliği taşıyan bir diğer genle birlikte çalışan kalıtsal özellikleri taşıyan genler.
D
Denetim odağı: Bireyin belli bir durumda elde ettiği sonuçtan içsel ya da dışsal özelliklerini sorumlu tutması.
Dengeleme: Özümleme ve uyumsama süreçlerinden yararlanılarak yeni bir dengeye ulaşma süreci.
Diğerkâmlık: Kişisel çıkar ve kazanç beklentisi olmaksızın başkaları yararına davranabilmek.
Dölüt evresi: Doğum öncesi gelişimde, döllenme anından ikinci haftanın sonuna kadar geçen dönem.
Duyusal bellek: Duyu organları aracılığıyla alınan uyarıcıların işlenmeden önce çok kısa süre tutulduğu bilgi deposu.
Dürtü: Bireyi davranışa ya da etkin olmaya iten güç.
E
Ego: Freud’un yapısal kişilik kuramına göre, kişiliğin akılcı yönü. Ego gerçekçi, mantığa uygun ve akılcı bir biçimde davranarak idin kabul edilmez istekleri ile süperegonun katı kurallarını uzlaştırmaya ve dengelemeye çalışır.
Embriyo evresi: Doğum öncesinde ikinci haftanın sonundan sekizinci haftanın sonuna kadar geçen süre.
Empati: Olayları ve durumları bir başka kişinin bakış açısından görebilme bir diğer insanın duygularına nüfuz edebilme.
F
Fallik dönem: Freud’un psiko-seksüel gelişim dönemlerinden üç ile beş yaşları arasını kapsayan ve çocuğun ilgisinin cinsel organları üzerinde odaklaştığı dönem. Bu dönemde çocuk için haz merkezi cinsel organdır.
Fenotip: Bir organizmanın gözlenebilir özellikleri.
Fetüs evresi: Gebeliğin sekizinci haftasından bebeğin doğumuna kadar geçen süre.
G
Gelişim dönemleri: Belirli davranışların ya da gelişimsel özelliklerin ortaya çıktığı yaş dönemleri.
Genelleme: Belirli bir uyarana karşı gösterilen tepkinin bu uyarana benzer uyaranlar karşısında da gösterilmesi.
Genital dönem: Freud’un psiko-seksüel gelişim dönemlerinden sonuncusu. Ergenlik ve ergenlik sonrası yılları kapsayan ve cinsel duyguların yeniden ortaya çıktığı, gencin ilgisinin yetişkin cinselliğine yöneldiği dönem.
Genotip: Bir organizmanın genetik donanımı.
Geri getirme: Uzun süreli bellekteki bir bilginin araştırılıp bulunması.
H
Habercilik: Koşullu uyaranın kendisinden sonra koşulsuz uyaranın geleceğini organizmaya hatırlatması.
I-İ
İd: Freud’un yapısal kişilik kuramına göre, kişiliğin biyolojik ve dürtüsel davranış kalıplarını içeren, haz ilkesine göre davranan ilkel yanı.
İkincil pekiştireçler: Birey için yaşamsal önemi olmayan fakat öğrenme sonucu pekiştirici özellik kazanan pekiştireçler.
İnce motor gelişim: Kollar, eller ve parmaklarındaki daha küçük kasları koordine etme yeterliliği.
İşleyen bellek: Üzerinde zihinsel işlemlerin yapıldığı, bilgilerin geçici olarak tutulduğu bilgi deposu.
K
Kaba motor gelişim: Bacak ve kollardaki büyük kasların kullanımını gerektiren becerilerin kazanılması.
Karakter: Bireyin kişiliğinin toplumun değerler sistemine göre değerlendirilen yönü. Kişiliğin ahlaki boyutu.
Kişilik: Bireyin inançları, tutumları, değerleri, güdüleri, mizaçsal özellikleri ve davranış örüntülerinin bileşimi.
Kodlama: Uzun süreli belleğe kaydedilmesi istenen bilgilerin zihinsel simgelerinin oluşturulması.
Kritik dönem: Gelişimin kimi olay ya da durumlarından olumlu ya da olumsuz yönde etkilenebileceği en duyarlı zaman aralıkları.
Kural öğrenme: Ortak özellikler taşıyan durumlara benzer tepkilerde bulunma.
L
Latent dönem: Freud’un psiko-seksüel gelişim kuramında 5-12 yaşlar arasındaki dönem. Bu dönemde çocuğun cinsel ilgisi ve arzuları, bilinç dışında varlığını örtük ve gizli bir biçimde sürdürmektedir.
M
Mizaç: Kişiliğin duygusal yönü, duygulanım biçimi.
Motor gelişim: Hareket gelişimi.
O-Ö
Olgunlaşma: Düzenli bir sıra içerisinde birbirini izleyen biyolojik temelli değişikliklerle organizmanın ya da organların gelişiminin fonksiyonel olması.
Olumlu pekiştirme: Bir davranışı izleyen bir durumda, ortama organizmanın hoşuna giden bir uyaranın eklenmesiyle o davranışın ilerde tekrarlanma sıklığının arttırılması.
Olumsuz pekiştirme: Davranışın ortaya çıkmasını engelleyen uyaranın ortamdan çekilmesiyle yapılan pekiştirme. İstenmeyen durumların ortaya çıkmasını engelleyen davranışların sıklıklarında artış olmasıdır.
Oral dönem: Freud’un psiko-seksüel gelişim dönemlerinden, bebeğin haz merkezinin ağız bölgesi olduğu, doğumdan onsekizinci aya kadar olan süreyi kapsayan dönem.
Öğrenme: Yaşantılar yoluyla kalıcı davranış değişiklikleri edinme.
Öğrenme gücü: Bireyin davranışlarını değiştirebilmeye yönelik çevre ve kalıtım ile belirlenmiş gizil güç.
Örgütleme: Yaşantılarla elde edilen bilgilerin, gerektiğinde kullanılabilmek ve yeni bilgilerin kazanılmasını olanaklı kılabilmek için, sistematik olarak düzenlenmesi.
Özümleme: Piaget’in bilişsel gelişim kuramına göre, bilişsel gelişimde bireyin bir bilgiyi zihinsel repertuarına katma süreci.
P
Pekiştireç: İzlediği davranışın ortaya çıkma sıklığını artıran uyarıcı.
Pekiştirme: Koşulsuz uyaranın meydana getirdiği etki.
Psiko-sosyal gelişim: Kişilik gelişimi, bireyin duygusal ve sosyal özellikleriyle ilgili gelişimi.
S-Ş
Sönme: Koşullu uyaranın uzunca bir süre tek başına sunulmasıyla koşullu tepkinin giderek azalarak ortadan kalkması.
Standart test: İçeriği, uygulaması, işlem yolları, süresi ve uygulama ölçütleri önceden belirlenmiş olan uzman yapısı test.
Süperego: Freud’un yapısal kişilik kuramına göre, kişiliğin bileşenlerinden biri. Kişiliğin ahlaki, yargısal ve vicdani yanı.
Şema: Piaget’in bilişsel gelişimi kuramında, bireyin çevresine uyum yapabilmesini sağlayan; doğuştan gelen, gelişim süreci boyunca şekil değiştiren ya da sonradan ortaya çıkan bilişsel yapılar.
T
Tutum: Bir nesne ya da olaya ilişkin olumlu ya da olumsuz davranmaya hazır olma.
U-Ü
Uyumsama: Piaget’in bilişsel gelişim kuramına göre, özümlenerek bireyin zihinsel yapısına eklenen yeni bilgilerin, yeni durumlara uyarlanması.
Uzun süreli bellek: Bilgilerin sürekli ve geri getirilerek kullanılmaya elverişli biçimde saklandığı depo.
Z
Zekâ: Zihinsel yeteneklerin tümü.
Zigot: Döllenmiş yumurta hücresi.
alıntı
A
Algı: Duyumları yorumlayıp, anlamlı hale getirme süreci.
Animizm: Bilişsel yapılarının sınırlı olması nedeniyle çocuğun canlı ile cansızı, gerçek ile hayaliyi karıştırması.
Ayrımlı Pekiştirme: Bir önuyarana bağlı olarak davranış sergilendiğinde pekiştirecin sunulması ve o uyaran ortamda bulunmadığında davranışın pekiştirilmesi.
B
Bağımlılık: Karşı karşıya kaldığı sorunları tek başına çözebilmek ve kendi yönünü belirleyebilmek için gerekli yetenekten yoksun olmak. Kişilerarası ilişkilerde biri olmazsa diğerinin varlığının tehlike altına gireceğine inanma biçimindeki sağlıksızlık hali.
Bağlılık: Kişiler arası ilişkilerde bireyler arasında dostluk, dayanışma, sevgi ve yardımlaşmayı içeren sağlık hali.
Baskın genler: Gen çiftinin diğer öğesinin taşıdığı özellik ne olursa olsun, denetlediği özelliğin bireyde bulunmasını sağlayan, baskın kalıtsal özellikleri taşıyan genler.
Bellek: Bilginin kodlanması, depolanması ve geri getirilmesi süreçlerini sağlayan, baskın kalıtsal özellikleri taşıyan genler.
Bilinç: Ruhsal yapının bireyin farkında olduğu yaşantıları içeren düzeyi.
Bilinç dışı: Freud’un topografik kişilik kuramına göre, ruhsal yapının bireyin farkında olmadığı arzularının, isteklerinin, dürtülerinin, düşüncelerinin, duygularının ve yaşantılarının depolandığı düzeyi.
Bilinç öncesi: Freud’un topografik kişilik kuramına göre, ruhsal yapının bireyin o anda pek farkında olmadığı, ancak biraz çaba göstererek bilince getirebildiği zihinsel olayları ve yaşantıları içeren düzeyi.
Biliş: Bilginin nasıl organize edileceği, nasıl düzenleneceği ve nasıl biçimlendirileceğini gösteren işlemler ve eylemler.
Biliş bilgisi: Bireyin kendi düşünme süreçleriyle ilgili bilgisi.
Bilişsel gelişim: Bilginin kazanılması, bellekte işlenmesi, tutulması, akıl yürütme ve düşünme gibi zihinsel özelliklerde görülen gelişme.
Bilişsel süreçler: Bilgilerin bir bellekten ötekine aktarılmasını sağlayan zihinsel etkinlikler.
Birincil Pekiştireçler: Biyolojik gereksinmeleri karşılamaya yönelik pekiştireçler.
Bitişiklik: Pavlov’un klasik koşullanma kuramında, koşullu uyaran ile koşulsuz uyaran arasındaki sürenin kısa olması.
C-Ç
Ceza: İzlediği davranışın oluşum sıklığını azaltan davranış sonrası çevresel olay ya da durumlar.
Çekinik genler: Denetlediği özelliğin bireyde bulunabilmesi için aynı özelliği taşıyan bir diğer genle birlikte çalışan kalıtsal özellikleri taşıyan genler.
D
Denetim odağı: Bireyin belli bir durumda elde ettiği sonuçtan içsel ya da dışsal özelliklerini sorumlu tutması.
Dengeleme: Özümleme ve uyumsama süreçlerinden yararlanılarak yeni bir dengeye ulaşma süreci.
Diğerkâmlık: Kişisel çıkar ve kazanç beklentisi olmaksızın başkaları yararına davranabilmek.
Dölüt evresi: Doğum öncesi gelişimde, döllenme anından ikinci haftanın sonuna kadar geçen dönem.
Duyusal bellek: Duyu organları aracılığıyla alınan uyarıcıların işlenmeden önce çok kısa süre tutulduğu bilgi deposu.
Dürtü: Bireyi davranışa ya da etkin olmaya iten güç.
E
Ego: Freud’un yapısal kişilik kuramına göre, kişiliğin akılcı yönü. Ego gerçekçi, mantığa uygun ve akılcı bir biçimde davranarak idin kabul edilmez istekleri ile süperegonun katı kurallarını uzlaştırmaya ve dengelemeye çalışır.
Embriyo evresi: Doğum öncesinde ikinci haftanın sonundan sekizinci haftanın sonuna kadar geçen süre.
Empati: Olayları ve durumları bir başka kişinin bakış açısından görebilme bir diğer insanın duygularına nüfuz edebilme.
F
Fallik dönem: Freud’un psiko-seksüel gelişim dönemlerinden üç ile beş yaşları arasını kapsayan ve çocuğun ilgisinin cinsel organları üzerinde odaklaştığı dönem. Bu dönemde çocuk için haz merkezi cinsel organdır.
Fenotip: Bir organizmanın gözlenebilir özellikleri.
Fetüs evresi: Gebeliğin sekizinci haftasından bebeğin doğumuna kadar geçen süre.
G
Gelişim dönemleri: Belirli davranışların ya da gelişimsel özelliklerin ortaya çıktığı yaş dönemleri.
Genelleme: Belirli bir uyarana karşı gösterilen tepkinin bu uyarana benzer uyaranlar karşısında da gösterilmesi.
Genital dönem: Freud’un psiko-seksüel gelişim dönemlerinden sonuncusu. Ergenlik ve ergenlik sonrası yılları kapsayan ve cinsel duyguların yeniden ortaya çıktığı, gencin ilgisinin yetişkin cinselliğine yöneldiği dönem.
Genotip: Bir organizmanın genetik donanımı.
Geri getirme: Uzun süreli bellekteki bir bilginin araştırılıp bulunması.
H
Habercilik: Koşullu uyaranın kendisinden sonra koşulsuz uyaranın geleceğini organizmaya hatırlatması.
I-İ
İd: Freud’un yapısal kişilik kuramına göre, kişiliğin biyolojik ve dürtüsel davranış kalıplarını içeren, haz ilkesine göre davranan ilkel yanı.
İkincil pekiştireçler: Birey için yaşamsal önemi olmayan fakat öğrenme sonucu pekiştirici özellik kazanan pekiştireçler.
İnce motor gelişim: Kollar, eller ve parmaklarındaki daha küçük kasları koordine etme yeterliliği.
İşleyen bellek: Üzerinde zihinsel işlemlerin yapıldığı, bilgilerin geçici olarak tutulduğu bilgi deposu.
K
Kaba motor gelişim: Bacak ve kollardaki büyük kasların kullanımını gerektiren becerilerin kazanılması.
Karakter: Bireyin kişiliğinin toplumun değerler sistemine göre değerlendirilen yönü. Kişiliğin ahlaki boyutu.
Kişilik: Bireyin inançları, tutumları, değerleri, güdüleri, mizaçsal özellikleri ve davranış örüntülerinin bileşimi.
Kodlama: Uzun süreli belleğe kaydedilmesi istenen bilgilerin zihinsel simgelerinin oluşturulması.
Kritik dönem: Gelişimin kimi olay ya da durumlarından olumlu ya da olumsuz yönde etkilenebileceği en duyarlı zaman aralıkları.
Kural öğrenme: Ortak özellikler taşıyan durumlara benzer tepkilerde bulunma.
L
Latent dönem: Freud’un psiko-seksüel gelişim kuramında 5-12 yaşlar arasındaki dönem. Bu dönemde çocuğun cinsel ilgisi ve arzuları, bilinç dışında varlığını örtük ve gizli bir biçimde sürdürmektedir.
M
Mizaç: Kişiliğin duygusal yönü, duygulanım biçimi.
Motor gelişim: Hareket gelişimi.
O-Ö
Olgunlaşma: Düzenli bir sıra içerisinde birbirini izleyen biyolojik temelli değişikliklerle organizmanın ya da organların gelişiminin fonksiyonel olması.
Olumlu pekiştirme: Bir davranışı izleyen bir durumda, ortama organizmanın hoşuna giden bir uyaranın eklenmesiyle o davranışın ilerde tekrarlanma sıklığının arttırılması.
Olumsuz pekiştirme: Davranışın ortaya çıkmasını engelleyen uyaranın ortamdan çekilmesiyle yapılan pekiştirme. İstenmeyen durumların ortaya çıkmasını engelleyen davranışların sıklıklarında artış olmasıdır.
Oral dönem: Freud’un psiko-seksüel gelişim dönemlerinden, bebeğin haz merkezinin ağız bölgesi olduğu, doğumdan onsekizinci aya kadar olan süreyi kapsayan dönem.
Öğrenme: Yaşantılar yoluyla kalıcı davranış değişiklikleri edinme.
Öğrenme gücü: Bireyin davranışlarını değiştirebilmeye yönelik çevre ve kalıtım ile belirlenmiş gizil güç.
Örgütleme: Yaşantılarla elde edilen bilgilerin, gerektiğinde kullanılabilmek ve yeni bilgilerin kazanılmasını olanaklı kılabilmek için, sistematik olarak düzenlenmesi.
Özümleme: Piaget’in bilişsel gelişim kuramına göre, bilişsel gelişimde bireyin bir bilgiyi zihinsel repertuarına katma süreci.
P
Pekiştireç: İzlediği davranışın ortaya çıkma sıklığını artıran uyarıcı.
Pekiştirme: Koşulsuz uyaranın meydana getirdiği etki.
Psiko-sosyal gelişim: Kişilik gelişimi, bireyin duygusal ve sosyal özellikleriyle ilgili gelişimi.
S-Ş
Sönme: Koşullu uyaranın uzunca bir süre tek başına sunulmasıyla koşullu tepkinin giderek azalarak ortadan kalkması.
Standart test: İçeriği, uygulaması, işlem yolları, süresi ve uygulama ölçütleri önceden belirlenmiş olan uzman yapısı test.
Süperego: Freud’un yapısal kişilik kuramına göre, kişiliğin bileşenlerinden biri. Kişiliğin ahlaki, yargısal ve vicdani yanı.
Şema: Piaget’in bilişsel gelişimi kuramında, bireyin çevresine uyum yapabilmesini sağlayan; doğuştan gelen, gelişim süreci boyunca şekil değiştiren ya da sonradan ortaya çıkan bilişsel yapılar.
T
Tutum: Bir nesne ya da olaya ilişkin olumlu ya da olumsuz davranmaya hazır olma.
U-Ü
Uyumsama: Piaget’in bilişsel gelişim kuramına göre, özümlenerek bireyin zihinsel yapısına eklenen yeni bilgilerin, yeni durumlara uyarlanması.
Uzun süreli bellek: Bilgilerin sürekli ve geri getirilerek kullanılmaya elverişli biçimde saklandığı depo.
Z
Zekâ: Zihinsel yeteneklerin tümü.
Zigot: Döllenmiş yumurta hücresi.
alıntı